O uyum, o düzen, o ölçü, o renkler, her kanattaki muhteşem nakış. Sayfalara aktarılsa bu kainat sayfasından bir kitap çıkar. Okumasını bilene. Yunus Emre gibi bir bilge şair :" “Bir sineğin kanadını kırk kağnıya yükledim, kırkı da çekemedi.” der. Şimdi kağnıların yerini otomobiller aldı gerçi, ama sinek kanadı yenilmezliğini hala koruyor. Bir sineğin vücudunda 12.000 devirli motor halinde çalışan, o incecik şeffaf kanatların gördüğü işi otomobiller de kendi boylarına uygun şekilde görebilselerdi, İstanbul-Ankara arası karayoluyla 6 dakikaya inerdi! İşin harikalığı ve hayrete değer oluşunu, yani esas hikayeyi okumak lazım, görmek lazım...